“Asi’den Deniz’e Yaşamak Direnmektir!” şiarıyla düzenlediğimiz festivalimiz için ilk günün startını Samandağ’ın merkezinde geniş katılımlı yürüyüş ile verdik. Ardından Yeni Park’ta gençlik standı, Avcılar’da kadın tiyatrosu, Çanakoluk’ta çocuk atölyeleri ve Tomruksuyu’nda halk şenliğimizle günü bitirdik. İkinci günü 6 Temmuz’da gençlerle grafiti yapıp Kuşalanı’nda çocuk etkinliği ile birlikte Yeni Park’ta Rezerv Saldırısı üzerine gerçekleşen panelde buluştuk. Paneli “Ma Rıhna Nıhna Hon” sloganlarıyla bitirdik. 7 Temmuz’da yine gençlerle Mileyha ve tarla gezisi yapıp birlikte müzikte buluştuk. Kurtderesi’nde kadınlar dilini ve kültürünü korumak adına Arapça şarkı atölyesinde buluştuk. Akşamına ise Deniz’de halk şenliğinde halaylarla, danslarla ve Arapça şarkılarla bir araya geldik. Festivalin son günü 8 Temmuz’da ise genç kadınlar kadın sağlığı atölyesinde buluşup akşamına gençlik eğlencesi için Deniz’e geçti. Gün içinde kadınlar daha kalabalık bir şekilde Arapça şarkılar atölyesinde buluşup hahalar, atışmalar ile ana dilinde şarkılarını söylediler. Günün son etkinliği ise yine Yeni Mahallede çocuk şenliği oldu. Dört gün boyunca starsız, sponsorsuz gerçekleştirdiğimiz bu festival halkın hafızasında güzel anlarla yer edindi. Hem eğlenip hem de dayanışma ruhunu ortaya koyduğumuz, kültürümüze ve ana dilimize sahip çıktığımız halkın öznesi olduğu ve her adımında dayanışmasını gösterdiği bu festivalin Samandağ halkı özelinde başka bir anlamı var. Evlerin avlusunu, sokakları ve bahçeleri kendimize sahne bildik. Ortak duygularda bir araya geldik. Kadın etkinliklerinde anadilimizi kınalarda, düğünlerde ya da cenazelerimizde kadınların dillerinden duyduğumuz hahalar, müvveller ve Arapça ağıtlarla yaşattık. Gençlerle talan edilen doğamızı, Samandağ’ın bereketli topraklarının günümüzdeki yerini ve daha yaşanılabilir bir dünya için neler yapılabileceğini gördük. Bu festival çocukların da festivali dedik ve oyunları ellerinden alınmaya çalışılan sistem içerisinde görünmez kılınmaya çalışılan çocukların festivalini gerçekleştirdik. Arapça şarkılarla Arap Alevi halkının birlikteliğini, kolektif gücünü ve festivalini sahiplenişini gördük. Ve “Asiden Denize Yaşamak Direnmektir” dedik.
Antakya için ilk günün startını Rezerve karşı direnen Çekmece’de geniş sokak duyuruları ile davet bildirilerinin dağıtımıyla başladık. İlk gün kadınlarla masal anlatısı etkinliğinde ve halk şenliğinde bir araya geldik. Antakya ayağının ikinci günü gençlerle duvar boyama, grafiti etkinliği ve Ali İsmail Korkmaz’ın mezar başı anması gerçekleşti. Akşam Serinyol Derneğimizde ve komşularımızın dayanışarak açtığı evlerin bahçe ve avlularında çocuk atölyeleri gerçekleşti. Akşam Serinyol’da 6 Şubat depreminde simgeleşen Kavak Apartmanı’nın yerinin hak sahiplerince tarafımıza festival alanı olarak açılan alanında çocuk şenliği gerçekleştirdik. Pandomin gösterisi, tiyatro ve Şubadap çocuk konseriyle gerçekleşen şenlikle günü kapattık. Festivalimizin 3. günü Rezerv alan ilan edilen Gültepe’de çocuk atölyeleri ve çocuk şenliği gerçekleşti. Aynı gün Serinyol Mor Dayanışma Derneğimizde genç kadınlarla sağlık atölyesinde buluştuk. Akşam film gösterisi ve gençlik konseri ile günü kapattık. Festivalin Antakya ayağının Serinyol Mor Dayanışma Derneğimizde müzik dinletisi, erbane dinletisi ve kentin hafızası üzerine sohbetle kadın buluşmamızı gerçekleştirdik. Birlikte şarkılar söyleyip kentin yeniden inşasını nasıl örgütleyeceğimizi hep birlikte konuştuk. Festivalin Antakya ayağını halk şenliğiyle kapattık.
Festivalimizde Samandağ ve Antakya günlerinden sonra Defne günlerinde buluştuk. Ön etkinlikler ile başladığımız, depremin gerçekliğini göstermek için Hatay’ın farklı yerlerinde fotoğraf çektiğimiz, halk ile iç içe olma durumunu çokça yaşadığımız, rezerv alanları ve yıkımı çektiğimiz fotoğraf sergimiz 9 Temmuz’da başladı. Ardından 10 Temmuz’da, Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm yıldönümünde Antakya ile ortak gerçekleştirdiğimiz Ali İsmail’in, Ahmet Atakan’ın, Abdullah Cömert’in anılarını yaşatmak için portrelerini duvarda var ettiğimiz ve bu yıl ki şiarımızı duvara yazıladığımız duvar boyama gününde buluştuk. Sonrasında Ali İsmail Korkmaz’ı mezarı başında andık, şarkılarımızı, şiirlerimizi söyledik. 11 Temmuz’da yine ön etkinlik olarak gerçekleştirdiğimiz liseli kadınlarla buluştuğumuz özsavunma atölyemizi teorik ve pratik olarak iki şekilde gerçekleştirdik. Defne günleri 12 Temmuz’da Değirmenyolu’nda çocuk atölyeleri, tiyatrolar, pantomim gösterimi ile başladı. 13 Temmuz’da Harbiye-İsmailli Mahallesi’nde kadınlarla Arapça şarkılar (Hahalar-Atışmalar) atölyesinde buluştuk. Akşamında gençler Harbiye’de fotoğraf atölyemizin sergilendiği gençlik buluşmasında iken Tavaklı’da yüksek sahnelerden uzak halkla iç içe bir Sahra etkinliği gerçekleşti. Sahra’ya katılan herkesin “Bir aile gibi olduk, komşularımızla oturuyormuş gibi hissettik.” değerlendirmeleriyle günü tamamladık. Bayram günü olan 14 Temmuz’da ise Harbiye Hidro Parkı’nda Evvel Temmuz yürüyüşümüz için buluşup, Reyhan ve Bahhurlarımız ile Harbiye Şelalelerine doğru hüznümüzle ama zılgıtlarımızla ve coşkumuzla da yürüdük. Şelale’de suya Reyhan’larımızı bıraktık, akşam Halkın yoğun katılımıyla gerçekleşen halk şenliğimizde mücadelemizi ortaklaştırdık. 15 Temmuz’da ise Gümüşgöze’de halkın katkılarıyla çekilen “Yakto Terk Edilmez!” belgeselinde yan yana geldik.
Bu festival halkın festivalidir! 5 Temmuz’da Samandağ’da başlayan, sonrasında Antakya ve Defne’de gerçekleştirdiğimiz Evvel Temmuz Kültür Sanat Festivali’ni 15 Temmuz’da tamamladık. Bu festival halkın festivalidir, dedik. Halkın kendi öz gücüyle ve dayanışmasıyla bir araya geldiği ve sonucunda bütün festivali gönüllülerle birlikte ilmek ilmek ördüğü bir festival süreci geçirdik. Samandağ’da, son süreçte halkı mülksüzleştirmeye ve Hatay’ı rant alanı haline getirmeye çalıştıkları, adına da Rezerv alan dedikleri göç ettirme politikasını konu alan Kent Hakkı Mücadelesini konuştuğumuz bir panel gerçekleştirdik. Rezerv saldırısına karşı direnen Gazi, Gültepe ve Akevler gibi mahallelerin sesini yükselttik, direnişini ve deneyimlerini aktardık. Bu festivalde de kültürümüze, anadilimize ve kadim kentimize sahip çıkalım dedik. Festivalde yerel sanatçılarla Arapça şarkılarda buluştuk. Kadınlarla birlikte anadilde ağladık, güldük, şarkılar, maniler söyledik, atışmalar yaptık.
Fonsuz, starsız ve sponsorsuz, dayanışmayla, piyasa sanatının karşısında durarak Halkın Festivali olunabileceğinin somut örneğini hep birlikte deneyimledik. Önceki senelere kıyasla her ilçede gönüllü sayısının artması, bize tekrardan başka bir dünyanın var olabileceğinin mümkün olduğunu gösterdi. Halkın verdiği güzel tepkileri, sabah günü planlama toplantılarından, akşamki gün sonu değerlendirmesine kadar yaşanılan duyguların ve verilen emeğin sonucu olarak söyleyebiliriz.
Bu festival çocuk, genç ve kadınların festivalidir! Festivalimiz çocuk, genç ve kadınların yani kısacası halkın festivalidir, diyerek bu dayanışmanın bir parçası olan ilçe festival komiteleri programlarını buna göre hazırladı. 6 Şubat depremleri ile yıkılan kentin ve Hatay halkının kültürünü, anadilini ve geleneğini yaşatma azmine ortak olmak için yola çıktık. Festivalde bu yeniden inşa sürecinde kültürü, kadın, genç ve çocukların katılımı ile ayağa kaldırmanın zemini olmaya çalıştık. Cinsiyet, mezhep/inanç, ırk ve sınıf temelli ayrımcılığın baskısını en çok hissedenlerden olduklarından, festivalde en çok etkinlik içerik ve süresini çocuklara ayırdık. Güneş baskı, dans, oyun, parkur, kukla yapımı, masal, mahallemizin gazetesi, birlikte müzik, pantomim, ses-nefes-hareket, kafa karıştıran atölye, konserler ve tiyatrolara binin üzerinde çocuk katıldı. Bu festival çocukların da festivali dedik kültür-sanat etkinliklerine erişemeyen çocukların mahallelerine gidip çocuklar için erişilebilir bir festival düzenledik.
Sırf cinsiyetlerinden dolayı ikinci plana atılan, hayatın her alanında görmezden gelinen ve toplum tarafından evin, ailenin ve bütün işlerin sorumlusu olarak görülen ve sosyal yaşamdan uzaklaştırılmaya çalışılan ama aslında kültürüne ve ana diline her zaman sahip çıkan kadınlar için birçok mahallede unutulmaya yüz tutmuş fakat düğünlerde ve cenazelerde söylenmeye devam edilen ve genelde kadınların dilinden duyduğumuz Arapça hahalar, müvveller atölyeleri ve Arapça şarkılar müzik dinletisi yaptık. Ayrıca birçok mahallede de kadın tiyatrosu, kadınlarla masal atölyeleri gerçekleştirdik. Üniversite tercihleri yapacak olan gençlerle dayanışmak için üniversite tercih stantı açtık. Bu festivalin ruhunu ölümsüzleştirmek için hep bir ağızdan söylediğimiz ‘’Asiden Denize Yaşamak Direnmektir’’ sözünü grafiti atölyesi ile şehrin hafızasına kalıcı olarak işledik. Yaşadığımız bu coğrafya bizim dedik, yok edilmeye çalışılan doğal güzelliklere sahip çıkmak ve yaratılan ekolojik yıkımın farkındalığını arttırmak için Milleyha ve tarla gezisinde buluştuk. Deprem bölgesindeki yetersiz sağlık koşullarına dikkat çekmek için genç kadınlarla birlikte kadın sağlığı atölyesi gerçekleştirdik. Festivalin son günlerini de gençlik eğlencesi ile taçlandırdık.
Sehra buluşmaları, halk şenlikleri, paneller, Arapça hahalar ve şarkılar atölyeleri, kadın tiyatroları, gençlik ve çocuk etkinlikleri, 14 Temmuz’daki Harbiye Şelale Yürüyüşü, Gezi Direnişi ve Ali İsmail Korkmaz Anması ile halkın direnme gücü ve umudunu dürttük, Hatay’ın yeniden kurulma sürecine kültür-sanat alanından sağlam bir tuğla daha koymuş olduk.
Hep bir ağızdan haykırdık: Ma Rıhna Nehna Hon! Buradayız, Gitmiyoruz! Ve ekledik: kültürümüze, anadilimize ve kadim şehrimize sahip çıkacağız. Her sene biraz daha gelişiyor festivalimiz. Gün sonu değerlendirmelerinden edindiklerimizle bu festivali güçlendirmeye, halkın festivalini ve kültürel direnme gücünü desteklemeye devam edeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Merak edenler Evvel Temmuz web sayfası ve @evveltemmuzksf sosyal medya hesaplarından detaylı bilgi alabilir.